Ömrümden Kalan
Dalında kalır mı güller asi rüzgârda
Bir gün, bir yıla döner mi her baharda
Vakit, o vakit değil; sen, o sen değilsin
Boşuna bekleme dallar kırılmadan eğilsin
Kaçıp gitsen de uzaklara bıçak sırtındasın
Bomboş şimdi hatıralarla doldurduğun tasın
Zaman, damla damla erimiş kuytularda
Kendini araman boşuna bulanık sularda
Aynalarda silik aksin kalmış, geceler paslı
Kaderine terk ettiğin keder de şimdi yaslı
Bahçelerde altın renkli yapraklar yığın yığın
Omuzlarında demirden yükü zamansız ayrılığın
Çeşmeler kurumuş, toprakta sessiz bir hüzün
Eski tadı yok karanlıkta kaybettiğin gündüzün
Nereye dönsen her yer çelikten bir duvar
Ruhunda paslı bir kelepçe, bir matem var
İzi kaybolur mu hiç derindeki yaranın
Kaçı kaç para şimdi heybendeki hatıranın
Sanma ki küle dönmez şu kanamış güller
Hazan bahçelerinde lal kesilmiş bülbüller
Yolun sonu sonsuzluk, yolun sonu zulmet
Asık suratlarda ne vefa kalmış ne merhamet
Salkım salkım bulutlar, kayalıklardan indi
Mevsimler de o eski mevsimler değil şimdi
Demirlediğin limanlarda ölüm sessizliği var
Bomboş, serseri adımlarla arşınladığın yollar
Yüreğimde derin bir yaradır ömrümden kalan
Ölüm gerçektir tek, gerisi renkli bir yalan
Murat Aybirdi