Odunc Kriko
Bir adam gece yarısı şehrin dışında arabasıyla gidiyordu. Birden lastiği patladı. Lastiği değiştirmek için bir kriko gerekiyordu, ama krikosu yoktu. Kendi kendine:
‘Bir kriko lazım’ dedi.
Uzakta bir ışık gördü ve şöyle düşündü:
Talihim varmış. Çiftçi uyumamış. Kapıyı çalar, başıma geleni anlatır, ‘Bana ödünç bir kriko vermek lütfunda bulunur musunuz?’ derim. O da ‘Hay hay arkadaş! Al, işini gör, fakat işin bitince geri getir’ der.
Adam eve doğru yürümeye başladı. Fakat biraz ilerlemişti ki, ışık söndü. Bu işe canı sıkılan adam kendi kendine şöyle düşündü:
Şimdi adam yattı. Rahatsız ettiğim için kızacak ve belki alet için bir miktar para isteyecek. Ben de, ‘Pekala, bu insanlığa yakışmaz; ama size çeyrek dolar veririm’ diyeceğim. O da ‘Hem gece yarısı beni yataktan kaldıracak, hem de çeyrek dolar vereceksin ha? Ya bir dolar verirsin veyahut gider, başka yerde ararsın krikoyu’ diyecek.
Bu sırada adam kendi kendine iyice öfkelenmişti. Bahçe kapısına geldi ve mırıldandı:
‘Bir dolar ha! Pekala, sana bir dolar vereceğim; ama bir tek kuruş daha vermem. Ah, şu kaza olmasaydı, kriko da lazım olmayacaktı. Zararı yok, şimdi istediğin parayı vereceğim. Yalnız, bunun düpedüz bir dolandırıcılık olduğunu unutma!’
Bu düşüncelerle evin kapısına varmıştı. Kapıyı hızlı hızlı ve şiddetle vurdu. Çiftçi kapının üzerindeki pencereden başını uzatarak aşağı seslendi.
‘Kim o? Ne istiyorsun?’
Adam durdu ve kapıya bir yumruk daha indirdikten sonra bağırdı.
‘Senin de, krikonun da canı cehenneme! Malın sende kalsın!'”
asmar
emegine saglik