Dünya Hırsı Nedendir
H.Z Süleyman Peygamberin (as) İbret Dolu Ölümü
Kur’an-ı Mecid’de ölümünden bahsedilen tek peygamber Süleyman peygamberdir. Hz. Süleyman insanlara ve cinlere hükmeden, rüzgardan güçlü bir ordusu olan ve istediği zaman herhangi bir noktada bulunabilen bir Peygamberdi.
Hz. Süleyman’ın sahip olduğu kudret Kur’an’da da beyan edilmiştir. (“Bu cinler, Süleyman’ın isteğine göre mabedler veya kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar, sağlam yerinden kalkmaz kazanlar yaparlardı…” Sebe Suresi 13)
Bu kadar güç ve kudrete sahip olan bir Peygamberin ölümü derslerle doludur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:
“Mukadder ölümünü hükmettiğimiz zaman da sopasını yiyen kurttan başka hiçbir mahluk, öldüğünü bildirmedi onlara; yere yıkılınca anlaşıldı ki cinler, gizli olan şeyleri bilselerdi aşağılatıcı azap içinde kalıp durmazlardı.”Sebe Suresi 14
Evet Ölüm meleği Hz. Süleyman’a geldiğinde oturmasına bile izin vermedi; ayaktayken onun canını aldı ve bir anda her şey bitti. Allah’ın isteğiyle bu cansız beden bir asaya dayanarak ayakta kalmıştı.
Derken bir kurdun asayı yemeye başlamasıyla asa kırıldı ve Hz. Süleyman’ın cansız bedeni yere düştü. Bu şekilde oradakiler onun öldüğünü anladı.
Bu azametli saltanatın yok oluşu küçücük bir kurdun vesilesiyle belli oldu.
Yüz yirmi dört bin Peygamber arasından, ağızları açık bırakan saltanata sahip olan Hz. Süleyman’ın ölümünün seçilip Kur’an’da yer verilmesi nasihat edici değil mi?
Bizler ne kadar güçlü saltanata sahip olursak olalim, Hz. Süleyman’ın saltanatının yanında hiç kalır.
O Hz. Süleyman’ın da akıbetinde ölüm vardı.
O halde bu dünya için bu hırsı ve heves nedendir?
İnsanlarda, mal toplamak hırsı vardır. İnsan, kadınlara, çocuklara, altın, gümüş, atlar, arabalar, ekinler, tarlalar gibi mallara sahip olmak arzusunu taşır. Bunlara sahip olmayı sever.
Bu sevgi yaradılıştan itibaren olan bir duygudur, nefse güzel gelir ama dünya sevgisi pek hoş karşılanmaz.
Ancak, bu nimetlerden Allah rızası için harcama yapan fedakârlık yapıp infak edenlerin durumu daha makbuldür.
Bu fedakârlık ve güzel davranışlarda bulunanlar Hak rızasına erebilirler, değilse dünya malı insana ayak bağı olur.
Allah rızasını öne alanlar ise sonun da cennete kavuşmaya hak kazanırlar.
Ayrıca kanaat etmek gerekir. Çünkü kanaat güzel bir hazinedir.
Ama insanoğlu genelde kanaat etmez, barınacak meskeni doyacak yiyeceği ve örtünecek giyeceği olduğu halde, bunları kafi görmeyerek daha çok olması için çırpınır durur.
İhtirası çok olur, bütün bu davranışlar gaflet halini ifade eder.
Hırs ve tamah ehlinin gözü doymaz. Peygamber Efendimiz; ‘Ademoğlu iki vadi dolusu altın ve gümüşü olsa, mutlaka onlara ilaveten üçüncü bir vadisi olmasını ister, Ademoğlunun içini ancak toprak doyurur’ buyurmuşlardır.
Hz Mevlana; altın, para seni yoldan çıkarmasın; diye insanlara öğüt veriyor. Dünya malına mülküne aldanmanın yanlışlığına dikkat çekiyor.
Bir başka bakış açısı daha getiriyor; Dünya nedir? Dünya Allah’tan gafil olmaktır… Kumaş gümüş ve evlad-u iyal değildir; diyor.
Tasavvufta; para kasada ve kesede caizdir, gönülde caiz değildir, esas mesele Allah’ı unutmamaktır; yaklaşımı vardır.
Bir kaç kuruş para için dünya malı ve menfaati için, başkalarına boyun eğmemek esir olmamak gerekir.
Bu yolun yolcuları; Allah’tan gayrısı karşısında eğilmemiş, kimseye eyvallah etmemişlerdir.
İbret ve dikkatle değerlendirilirse; dünya boştur. Hiçbir şey baki değildir. Bu gün çok mal mülk sahibi olanların yarın hiçbir şeyi olmayabilir. İnsanlık tarihinde böyle pek çok örnek mevcuttur.
Dünya’nın her türlü sıkıntısına zorluğuna rağmen insanlara eğilmemek gerekir. Esasında Rezzak olan Rabbimize yönelmek lazımdır.
Allah rızkı garanti etmiştir. Ona itimat ve tevekkül etmek daha uygudur.
Dünya mal ve mülküne güvenmemek sahip olduklarına sığınmamak gerekir. Bunları bir gurur ve övünç meselesi yapmak çok yanlış bir davranış biçimidir.
Mal mülk ve saltanat sahibi olmak öyle çok rahat ve güvenilecek bir şey değildir. Bunlara sahip olmak sorumluluk isteyen hasetçileri ve düşmanları bol olan tehlikeli şeylerdir.
Üstelik mal mülk gibi şeyler; insanlar için zor bir imtihandır. “Rabbimiz bizleri, malın mülkün ve dünyanın zorluklarından şerlerinden muhafaza buyursun, imtihanlarından başarıyla çıkmayı nasip eylesin” diye dua ediyoruz.
SamueL
emeklerınıze sagLık
user
Tamda hikayede anlatılmak istenen şeydir; zenginin malı fakirin beynini yorar.
SamueL
cok guzel olmus tesk