Bu Yalnızlığı da Erteliyorum
Bu yalnızlığı da erteliyorum
Yalancı bir aşkın kuytusuna
Başka bir kentte
Yeni bir sevdaya tutuluyorum
Sesim kırılıyor çarptıkça duvarlara
Her solukta seni düşünmekten
Yoruluyorum
Sabahın koynundayım
Sesinle uyanıyorum
Sonra kuşanıp taze bir gülün sevincini
Yollara düşüyorum
Gökyüzü ay ışığına vurgun bir pamuk tarlası
Yollar boyunca evler, ağaçlar
Çoban köpeklerinin sesi uzak köylerde
Bir sigara yakıyorum yüreğimdeki ateşle
Hallerim duman
Savrulan hüzün sarıyor geceyi
Paylaştıkça büyüyor yüreğim
Durduramıyorum
Sokağın başında panzerler bekliyor
Her olağanüstü hal
Bir süre sonra olağanlaşıyor
Sonra yanan her yürek
Bir zaman sonra ateşlere alışıyor
Gözlerimde firari uykular
Deliyor geceyi arsız bir gülüş
Paylaştıkça büyüyor yüreğim
Saklandıkça küçülüyor
İçimde mayın döşenmiş toprakların utancı
Bir yanım mahcup
Bir yanımda gözlerin
Kim dokunsa yanıyor elleri
Bir garip yangındayım
Paylaştıkça eriyor yüreğim
İşin garip tarafı
Tüm bu olanların
Farkındayım
Şehirleri seyreden dağlar gibiyim
Ceplerim miadı dolmuş aşklarla dolu
Artık beklemek boşuna
Bunu sen de biliyorsun
Ben gecelerimi sessiz türkülerle avutuyorum
Senin ömrüne sığmaz nehirler
Sabırsız sabahlara uyanıyorsun
Paylaştıkça yanıyor yüreğim
Sen usul usul gülüyorsun
İşte o an bir gül soluyor bozkırın koynunda
Rüzgar mahpustan yeni çıkmış bir hükümlü
Rüzgar dağ başında bir alıcı kuş
Doldurup yelkenlerimi savuruyor beni
Oysa hayat
Bayat bir ekmek gibi ufalanıyor avuçlarımda
Tutamıyorum
İşin komik tarafı
Sanki suç benimmiş gibi
Utanıyorum
Bu hasreti de erteliyorum
Buz gibi bir yalnızlığın duldasına
Başımda bir deli sevda
Satır satır ayrılığı yazıyorum
Hiç bilmediğim bir dünyanın atlasına
İnandığım her şey ellerimde eriyor
Aşk, sevda, para, pul
Hiç birisi bir gülüşün etmiyor
Yanıyorum her seferinde kendi külümden doğarak
Gecenin en derin uykusundayım
Rüyamda acılar
Rüyamda yokluğun
Bulup bulup yitiriyorum kara sevdanı
Her gece bir yanım daha yitiyor
Sensiz kollarım bağlı
Zindanlardayım
Bu hayatı da erteliyorum
Sensiz solan gülün hüznüne
Çıkıp gelsen diyorum
Yangınlardayım
Bu sevdayı da erteliyorum
Erken verilmiş bir kararın korkusuna
İçimde fırtınalar
Dört yanım rüzgar
Bozkırın ortasında bir gül gibiyim
Seni soruyorum ceylanların uykusuna
Bu sefer inan bana
Dönmem diyorum
Sevdan yüz yaşında bir çınar
Her bahar bir yaprağını daha döküyorum
Bu sevdayı da erteliyorum
Zamansız bir ölümün sızısına
Seni bir dağ gibi yıkıp dizlerinin üstüne
Gidiyorum
Ve onca soru varken aklımın hücrelerinde
Ben seni sana bırakıyorum
Sormuyorum
Aşkın bir ceset yüreğimin mezarlığında
Her gün soğuk toprağın koynunda
Bir parçasını daha çürütüyorum
Ve kimse bilsin istemediğim için seni
Başucuna bir taş bile dikemiyorum
Ali Haydar TİMİSİ
meftun
Vur ozanım vur sazın teline Telden yayılan nağmeler derdim söylesin Değsin tezenen sazın teline Teldeki titrek sesler iniltim olsun Çal ozanım çal bu gece Ağzından dökülen türküler dertli olsun Değsin dilin sözün üstüne Dilden çıkan sözler derdim söylesin Vur ozanım parmaklarını sazın göbeğine Derdimi dök sazın teline Dert katsın derdim üstüne Telden, dilden dökülen ezgiler sesim olsun Sazın teline tezenen değsin Sevdanın üstüne sözleri yayılsın Dağları aşsın yâre ulaşsın Heryerde sevda türkülerim yankılansın
SamueL
Meftun senınkıde guzelmıss
Can User
herkes kendı kalabalıgında yanlızdır