Ah İstanbul
Ah! İstanbul, beni inciten şehir
kalbimin kırık kalpli kızı
başımda sevda yellerinin estiği
yüreğimin buz kestiği şehir
sevda burcunda değil kalbim
yak bir mum
umutsuz, ışıksız kaldım
şarkılarda dokunur oldu
hüzün hüzün üstüne
yağmur yağmur üstüne
şemsiyemde yok
ah İstanbul, beni inciten şehir
gençliğimin ince sızısı
öksüz çoçuklar geziyor şimdi içimde yalınayak
kanadı kırık güvercinler
hasretim üşüyor, yüreğim çırılçıplak
ne hüznümü paylaşacak bir yakınım var artık
ne günahımı yakaracak bir tanrım
ben bu kimsesizliğimi alıp kimlere gideyim
bütün dinlerden kovuldum
elifi solmuş bir gül şimdi
düşlerimi yasladığım sahiller
karanlık yüzlü adamlar külhan sokaklarında
çekip gitmiş yorgo’lar, jozej’ler, dimitri’ler
yarım kalmış düşleri beyoğlunun
kaldırımlarda parçalanmış bir gül
ve solgun anılardır şimdi yerlerde sürüklenen
bütün yıldızlar sönük
denizler kirli
nerede o güzel kokuların İstanbul
sevgilimin saçlarında taşıdığı bahar
yüreğimi sırtıma vurdumda geldim
acıyla iki çığlık arasında bırakma beni
bilirim hiç bir kıyıya çıkamam artık
martılar da öldü
ah İstanbul, beni inciten şehir
sevdiğim kız da yok artık
yakamda taşıdığım karanfil de
ben bu yanlızlığımı alıp nerelere gideyim söyle
Nuri CAN