Sohbet Girişi


* Şifreniz yoksa boş bırakın. ESKİ SÜRÜM İLE BAĞLAN

Yağmur


Yağmur

Yağmur

Geceye yansıyan, Toprağı kirinden arındıran Yağmur
Rahmet vadilerinde koşuşlar,
Hamile kainat gülümsemesi gibi,
Boğaza düğümlenen yudumlar,
Pelikan gülüşünde yürümek kumsalları,
Yağmuru beklemek, bir alev kızgınlığında,
Sonsuzluk çöllerinde,
Ruh’a yağan yağmurlar ıslatır,
Gökyüzün de ipeksi gülüşler var, kanat çırpışın da.
Mehtabın derin yerinde.
Feryadı yükselen dere kenarı,
Evler seyirci durmakta.
Yapayalnız bakışlar, kurak gülüşler,
Zaman tükenmekte, adım adım gelen Seher yerin de.
Rüyalar kaçıncı mertebe de,
Kuşlar gözü açık uyumakta,
Yağmur taneleri altında.

Düşmanlık kol gezmekte içimizde.
Dostlukların şehit düştüğü yerde.
Yenilgi bir kara leke yazılır tarihe,
Binlerce kurban,
Çağların ötesinden ilah-i adalet beklenmekte,
Yıldızlar utangaç sabahın ilk ışıklarında,
Pazar henüz yaratılmadı,
Beyaz atlı prensler dolanmakta düşünce uçlarında.
Susuzluktan çatlayan yürek diplerinde.
Sukut var, sevinç dağlarında,
Çaresizlik takvimi de gün sayılmakta,
Mazi karanlık, mazi umutsuz,
Dokunmak bin ah getirir.
Nice canlar geçti karanlık sokaklardan yere düştü.
Göğsümüz kabarık,
“Vatan millet, Sakarya” Nidaları.
Yağmuru kaybettik.
En son, gözü kapanan avcu açık yere düşen genç,
Melekler gülümser mi,
Zümrüt kokulu, sakalı henüz çıkmamış,
Saçında jölesi olmayan,
Mutluluk Türküleri söyleyen,
Bir devrim Şehidi.
Uzandığı yerler susuz,
Parmak uçlarında hayaller.

Yağmur ağladı göz uçlarında yaşlar.
Sırılsıklam bu bakışlar da hüzün var.
Yeşilin fidanı sarardı
Baykuşlar tek ayak basmakta sinsi tazaklarda,
Katil sinekler hucum etti,
Nadan sevindi.
Yürekte dolaşan kanlar dellendi.
Bir yıkım tablosu sergilendi,
Karanlık ve kimsesiz yollarında,
Kıvılcım ateşleri kaynadı,
Fışkıran umut tarlaların da.
Külleri savrulan yiğit sözlerinde.
Aşk da fırtına var,
Uğrunda ömür verilen baş belası hikayeler.
Şah tanınmaz, Padişah tanınmaz.
Sürgünler diz boyu.
Ağır imtihanlardan geçen duyğular.
İzin istemeyen sevdalar,
Kaderi suçlamak geçer insanın içinden.
Kaya oyuklarında saklanan fısıltılara kanmak,
Kulak diplerinde yuva yapar.
Suskun sokaklarda yağmur tanesi,
Gurur okşayan düşünceler,
Mahkum düşüncelerin de hakim bakışları
Yağmursuz düşünceler..

Çölde kum taneleri,
Bereketin tanesin de yağmur var,
Hayat köprüsün de, son bulan ömür,
Bulut dudaklarında sızıntı yaşlar.
En güzel mevsimde,
Veda türküleri söylemek çok zor.
Buz tutmuş düşünceler de insanlık,
Okyanuslar köpürür parça kalmış umutsuz yarınlara.
Utanmalar dal kırmakta yılan düşünceler de,
Heyelanlar çoğalır sevgisiz yürekler de,
Kar yağar, yağmur küser,
Püsküllü beladır küf tutmuş kafalar.
Yağmurun göz bebeklerinde sesizlik. ,
Yıldırımlar coşar,
Volkanlar patlar sel gibi,
Yağmur yağsın kundaktaki Bebeklere,
Ölümsüzlük gelsin, Yağmur yüklü bakışlara.
Dudak uçlarında kalmasın özgürlük.
“Maden dağı dumandır” Türküsü ssöylensin.
Manzara gülleri gonca dursun,
Düşlerde yaşamak manzarası bitsin.
Şehirler kabus olmasın,
Korku Cumhuriyeti kurulmasın.
Tersine dönmesin saatler.
Hayalde kalmasın yaşamak.
Hazindir yaşmak kelimesi çıkarılsın hazneden.
Ay gibi parlayan Çocuklar güneş görsün.
Bir yıldız kaymasında dilek tutulmasın.
Tohumlar iklim de doğurğanlık yaşasın,
Mekan resim de kalmasın.
Yağmur, bir gün degil, her gün yağsın..

Mehmet Ay 2



Bir cevap bırakın.