Çiğ Damlası
Nur alışılmıştan ibaret değil adı
bazen nar, kor, köz
bazense soğuğun asıl adı
bilsen ki geri kalanı;
nasıl kopup gelmişse canhıraş, sürüklenerek
yerle bir etmişse el alemi
ve kıyıya vurmuşsa,
sahipsiz gemi misali..
nur nasıl anlatılmışsa masallar bugüne değin
nasıl yaşanmışsa kâbuslar,
hepsinden daha uzağı
sığınılası;
gece kadar koyu olandan,
düşpembe bir gece lambası..
nur dağlar kendi tepelerinde ıssızlaştığı zaman
eskilerden birkaç şarkı mırıldandığı zaman
içi buz dolu bir alev,
avcunda çiğ damlası..
nur sabahlar birbiri ardına ipe dizildiğinde,
ozanlar ezberinden saz eskittiğinde ayakta kalan neyse,
simsiyah geceye öyle meydan okuyan
nur kabul olacağından emin bir duaya âmin dediğinde
köhne evler yıkılıp dünya dümdüz edildiğinde
kaçak düşler kaçak hayatlara iliştiğinde,
üç kelimeyle, üç harfle, işte öyle toz kaldıran
nur yetim kalmış adımların koşuştuğu sokak
tüm anıların uçurtma gibi gökyüzünde gezdiği
tüm anıların ezbere bildiği
nur karanlığa alışanın,
korkudan kaş çatanın,
ahlar içinde sızlayışların sona gelişi
nur düşlerdeki cennetten bir ışık..
heartache