Yaralısın
Birlikte oluşturulan sevinçler vardır
Kaçıverir avuçlarımızdan
Hiçbir şekilde iyileşemeyecek bir iz bırakarak yerinde
Nedendir bilinmez
Durdurulamayan zaman aktıkça
Gönül evimizdeki ateş kendince yanar da
Bir yanımız eksik yaşarız.
Dizelerin sahibi kadar
Yazılanları okuyanların çoğu da
O benzer altın çağın yorgunlarındandır.
İçinizdeki girdap derinleştikçe derinleşir:
“Keşke kör olası gitmeler olmasa! ” dersiniz
Klavyeniz hep aynı coşkuların notalarını vursun istersiniz.
Yeşile boyanan dört mevsim
Fark etmeden zemheriye dönüşmesin istersiniz.
Elimizde değildir naçar kalmamak
Sonrasında vahşi bir gurur:
”Bu suç ikimizin! ”diye haykırmada güçsüz kalır.
Köhne limanlara sığınır ve kurtulduğunuzu sanırsınız.
Yanılsamanın ta kendisidir inleyişler, ta kendisidir.
Şair kadar nice yaralı yürekler vardır
Sorgusuz infazlarla adını yitiren.
Şimdi onlar dört köşeli bir dairenin içinde
Kurtuluşu beklemededirler
.
Ait oldukları adreslere hasrettirler.
Kimseler bilmez, bilemez bunun yangısını, bilemezler!
”Yaralısın! ”diye fısıldayacak bir ses gelip geçmemiştir, o diyarlardan.
Necdet Arslan